Anayasayı çiğneme geleneğimiz

İyi bir ‘anayasa kursu’ için herhalde Tanzimat Fermanı’ndan başlayıp 1. Ve 2. Meşrutiyet’i, 1921 ve 1924 anayasalarını, ardından 1961 ve 1982 anayasalarını kapsayan bir müfredatı tahsil etmek lazım.

Taha (Akyol) Bey bu müfredata değerli katkılar yapıyor.

Nisan ayında yayımladığı “Atatürk’ün Anayasası 1924” kitabı sözünü ettiğim müfredatın önemli bir parçası. (Doğan Kitap.)

Taha Akyol’un okuduğum son kitabı “Neden 29 Ekim?”

“Atatürk’ün Anayasası”nın ilk bölümlerinde “Neden 29 Ekim”den pasajlar okuduğunuz izlenimine kapılabilirsiniz.

Ancak ilerleyen bölümlerde aynı dersi tekrar etmediğinizi görüyorsunuz.

Bu kitabın da ana ekseni kuvvetler ayrılığı.

Meclis’te Cumhurbaşkanı’nın yetkileriyle ilgili ciddi tartışmalar var.

Evet, CHP iktidarı. Tek parti rejimi.

Yine de düzenlemeler yukarıdan aşağıya dümdüz bir yol izlemiyor.

Yukarıdan gelen ‘talimat’lar aşağıda çok ciddi bir biçimde tartışılıyor.

Bugünkü tek parti iktidarı ile 1920’lerdeki tek parti iktidarı arasındaki farklardan biri.

Milletvekilleri, ‘lider’in sipariş ettiği bir meseleye zaman zaman karşı çıkabiliyor.

Ne gibi?

Cumhurbaşkanı’na meclisi feshedip seçimleri yenileme yetkisi veren 25. madde o günkü tartışmaların odağında.

Meclis, bu yetkiyi reisicumhura vermek istemiyor. Böyle bir yetkinin Meclis’in iradesine darbe olacağını düşünüyorlar.

Meclis’teki oylamada 130 mebusun 127’si ret, 2’si kabul, 1’i çekimser oy veriyor.

Biraz önce Meclis’te 194 mebus vardı. Neden 130’a düştü?

Mebus sayısını toplantı yeter sayısının altına düşürmek için.

Meclis’in o zamanki üye tam sayısı 280. Karar yeter sayısı 140.

Mebus sayısı 130’a düştüğü için ret kararı geçersiz.

Savundukları maddenin reddedileceğini anlayan 64 mebus salonu terk ediyor.

367 krizinin mimarı Sabih Kanadoğlu belki de bu oylamadan ilham almıştır.

Madde, ertesi gün tekrar oylanıyor. Yine inkılapçı mebuslar salonu terk ediyor.

Meclis reisi Fethi Bey ikinci oylama olduğu için toplantı yeter sayısı gerekmediğini belirterek oylama sonucunu açıklıyor:

“Oylamaya 130 mebus katılmıştır. 126 oyla 25. madde reddedilmiştir. 2 kabul 2 çekimser vardır.”

100 yıl önce iktidar partisinin içinde bu kabil ciddi tartışmalar olabiliyormuş demek ki.

Türkiye Yüzyılı’nda iktidar partisinin ve diğer partilerin mebusları kendi içlerinde daha uyumlu. Fikir ayrılığı olmuyor!

O günlerde ‘Türk’ ve ‘Türkiyeli’ tabirleri de Meclis’te tartışılmış.

88. madde Meclis’e şöyle gelmiş:

“Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın Türk ıtlak olunur.” (Denir.)

Azınlıklara da Türk mü diyeceğiz?

Bazı mebuslar “Türkiyeli” denilebileceğini söylüyor. Komisyon başkanı Celal Nuri Bey “İstirham ederim, Türkiyeli hiçbir manayı müfit değildir” diyor. Tartışmaların sonunda madde “vatandaşlık itibariyle Türk ıtlak olunur” şeklinde değiştiriliyor.

Kadınların Türk olup olmadığına dair tartışma da ilginç.

Madde 10: “On sekiz yaşını ikmal eden her Türk mebus seçimine iştirak etmek hakkını haizdir.”

Madde 11: “Otuz yaşını ikmal eden her Türk mebus seçilmek hakkını haizdir.”

Doğu Bayezid mebusu R. Şefik Baydar kadınlar da Türk olduğuna göre onların da seçme ve seçilme hakkına sahip olduğunu söylüyor.

Meclis ihtilafa düşüyor. Şair Yahya Kemal de kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesini isteyen bir önerge veriyor. Bu kabil önergeler reddediliyor. Maddeye “Her Türk” yerine “Her Türk erkek” ibaresi konuluyor. Madde kabul ediliyor.

“Zabıtlarda alkışlandığı yazıyor. Recep (Peker) Bey tepki gösterdi: “Kadına hak vermediniz bari alkışlamayın.”

1924 Anayasası sonunda kabul edildi.

Peki hükümet uydu mu Anayasa’ya?

İstiklal Mahkemeleri’nin verdiği idam kararlarını Meclis’e onaylatmadan infaz etmesi 1924 Anayasası’na aykırıdır.

Hükümetin istediği gazeteyi, dergiyi kapatmasına, mebusların dokunulmazlıkları kaldırılmadan idam edilmelerine imkân veren Takrir-i Sükûn rejimi de 1924 Anayasası’na aykırıdır.

“İstiklal Mahkemeleri’yle şekillenen 4 Mart 1925 ile 4 Mart 1929 arasındaki dört yıllık Takrir-i Sükûn dönemi için “Anayasaya aykırı” tanımı yetersizdir, anayasa askıya alınmıştır.”

Bütün bunlar bir anayasayı çiğneme geleneğimizin mevcut olduğunu gösteriyor.

Hükümetin ‘sivil anayasa’ sloganıyla kapı kapı dolaştığı şu günlerde ibret almak için henüz vaktimiz var. Aman dikkat!

YORUMLAR (36)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
36 Yorum
  • ÖMER KUTALMIŞ / 02 Haziran 2024 22:30

    Kural ve kaideleri yararına göre eğip bükme AK Parti Müslümanlığının ve onların arka planını oluşturan cemaat ve tarikatların genetiğinde var. İlahi hitapta kötülenen riya, takiye, hile-i Şeriye gibi adlandırmalarla meşrulaştırılır. Kur'an'ın bile emirleri ya görmezden gelinir ya da amaca hizmet edecek şekilde tevil edilir. Bu şekilde ayet bulunamaz ise rivayet uydurularak yola devam edilir. adına hadis denir sünnet denir...

    Yanıtla (2) (0)
  • Alp Demir / 02 Haziran 2024 16:40

    Bizde sadece anayasaya değil, yasalara da uyulmaz. Sıradan günlük hayatımızda uymamız gereken basit kurallara bile uyulmaz. Bunun en büyük nedenlerinden biri de bilmemektir. Millet kanunları bilmiyor, öğrenmiyor, ihtiyaç da duymuyor çünkü cezası yok. Kağıt üzerinde var, uygulamada yok. Niye öğrensin ki!! Kat malikleri, kat mülkiyeti kanunu diye bir kanunun varlığından bile habersiz. Dünyada bu kadar kanun ve kural cahili başka bir millet yoktur.

    Yanıtla (2) (0)
  • Okumazz / 02 Haziran 2024 01:12

    "Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz
    bir devlet büyüğümüzün vakti zamanında ettiği talihsiz laf.ne yazık bu kelâm edilip de vecizeleştikten sonra sadece anayasa değil; çok şeyler çok kereler delinmiş, elek olmuştur. aynı delik anayasa yıllar sonra masaya fırlatılmış, ardından patlak veren ekonomik krizde yine birileri zengin olmuştur."

    Yanıtla (9) (1)
  • OkurM / 02 Haziran 2024 02:21

    Anayasada ve ozon tabakasında ilk delik Özal döneminde açıldı. Ondan önce anayasamız ışık geçirmez sımsıkı bir şeydi...

    Yanıtla (1) (0)
  • Mr / 02 Haziran 2024 14:25

    Yani eleğe dönen biz olduk, hala devam ediyoruz.

    Yanıtla (1) (0)
  • M.Şakir / 02 Haziran 2024 01:44

    Anayasa yerine BABAYASA desek ? Yani babalarımızdan biraz korkarız da !

    Yanıtla (2) (0)
  • OkurM / 02 Haziran 2024 13:00

    Suleyman Demirel döneminde diyebilirdin...

    Yanıtla (0) (0)
  • Okur / 02 Haziran 2024 01:19

    Tarihi kendi inancımıza göre eğip bükerek doğruyu bulamayız. Takriri sükun kanunu şeyh sait isyanları sonucu Anayasa gibi meclis kararıyla çıkarılmış bir kanundur. Üstelik Anayasanın kabulünden sadece bir yıl sonra, aynı meclis tarafından kabul edilmiş bir yasa. Anayasaya aykırılığını nasıl ileri sürüyorsunuz? Atatürk, yedi düveli ve vahdettini yenmiş, 36 tane isyanı bastırmış, ama dinciliği yenememiştir. Maalesef.

    Yanıtla (11) (9)
  • Muhriç / 02 Haziran 2024 05:38

    Meclis'ten çıkan her Kanun "Anayasal" mıdır? "Yasa" ve "Anayasa" farklı kavramlar ve yasaların Anayasa'ya uygun olması gerekiyor. Bunun temini için 1924 Anayasası'ndan yaklaşık 40 yıl sonra, Anayasa Mahkemesi kuruluyor. Yazının anafikri doğru. Bizde gücü ele geçiren, denetlenmek istemiyor. O yüzden, tarihte ve günümüzde Anayasa' nın yasama ve yürütme eliyle paspasa çevrildiğine çok şahit olduk. Bu bir zihniyet ve olgunluk meselesi. Daha o raddeye gelemedik maalesef.

    Yanıtla (5) (0)
  • Okur / 02 Haziran 2024 10:51

    Hocam sabah sabah bitirdin beni

    Yanıtla (0) (0)
  • OkurM / 02 Haziran 2024 12:59

    Reisimiz de bugünkü tek parti düzenini fetö isyanından sonra turkmen beyi, bilge kral devlet beynimizin de sorumluluk hissi ile, beraberce kurdular.

    Yanıtla (0) (0)
  • karar okuru - ... / 02 Haziran 2024 04:29

    atatürkün hiç bir şeyi kendi çıkarı için değil tamamen vatanın, milletin iyiliği ve geleceği amacıyla yaptığını bildiğim, bu devleti her şeye rağmen çok sağlam bir temel üstüne kurmayı başardığını gördüğüm için kendisine minnettarım. onun gibi vatansever laik biri olmasaymış gerçekten olmazmışız, bunu kendisinden sonra gelen çapsız ve çıkarcı tüm yöneticilerimizi gördükten sonra şimdi çok daha iyi anlayabiliyorum. mekanı cennettir inşallah.

    Yanıtla (9) (3)
  • OkurM / 02 Haziran 2024 12:57

    Rte de hiç bir şeyi kendi çıkarı için yapmıyor. Her şey vatan için. Malum basını okudukça, dünya üzerinde bu kadar hukuka saygılı, demokrat, hakkaniyetli, fedakar bir başka lider olmadığını görüyor ve böyle bir lideri yetiştiren turk halkının bir ferdi olmaktan gurur duyuyorum. Gürcü mürcü falan demeye kalkan ağzı karaları ne mutlu türküm demeye çağırıyorum.

    Yanıtla (2) (0)
  • Takipci / 02 Haziran 2024 10:15

    Anayasa (kafir)Bati icadidir, Muslumana uymaz(!) Reyis oyle seyleri takmaz, ol der oluverir...

    Yanıtla (3) (1)
  • OkurM / 02 Haziran 2024 12:53

    Sanki müslüman icadi olan kısmını takıyor

    Yanıtla (1) (0)
  • karar okuru - ... / 02 Haziran 2024 04:11

    kuzey ırakta kürdistanda yaşayanlar kendilerini kürt olarak mı ifade ediyorlar yoksa kürdistanlı mı?

    Yanıtla (1) (0)
  • Yorgun Muhalif / 02 Haziran 2024 10:42

    Peki orada yaşayan Türkmenler kendilerine Kürt mü, Türk mü, Kürdistanlı mı vs. diyecekler?

    Yanıtla (3) (0)
  • karar okuru - ... / 02 Haziran 2024 12:35

    yorguna: gerçi orada pek türkmen de kalmadı ya bildiğin kime sorsan hepsi kürdüm diyor artık, isterse demesin...

    Yanıtla (1) (1)
  • Karar okuru / 02 Haziran 2024 12:27

    Ali Fuat Başgil'e göre Takrir-i Sükun kanunu Anayasayı ihlal değil, Anayasaya aykırıdır. Bilindiği gibi 1961 Anayasasından önce Anayasa Mahkemesi yoktu. Dolaysıyla bir yasanın Anayasaya uygun olup olmadığına (müracaat edilmesi halinde) mahkeme karar verebiliyordu ki örneğine de rastlamıyoruz. Oysa 60 darbesinde Demokrat Parti Anayasayı ihlal etme suçu ile yargılandı. Hukuk otoritelerinin kahir ekseriyatı buna karşıdır.

    Yanıtla (0) (0)
  • HAYRETI MUCIP / 02 Haziran 2024 12:10

    Güzel , ibretlerle dolu bir yazı.
    Bu konuda çok şeyler söyledik ; ABD. anayasası, 1780 de yapıldı , zamanla bazı değişiklikler yapılsa da ana iskeletini ve orijinalligini hala koruyor .
    Yani zihniyet bozuk olursa ne yapsan kâr etmez!
    Türk'lük meselesine gelince ; ülkede yaşayan bütün azınlıklar adam yerine konursa doğrudur , bir diyeceğimiz olmaz , değilse laftan öteye gitmez !
    Bilmem anlatabildim mi ?!

    Yanıtla (1) (0)
  • Musta / 02 Haziran 2024 11:08

    Anayasa bir akittir. Anaysanın ne olduğu değil o sözleşmeye; akite uyma karakteri olup olmadığıdır önemli. Yani en kötü anayasa da bir akittir; uymamak için tevillere başvurmak ise karakter konusudur.

    Yanıtla (5) (0)
  • Musta / 02 Haziran 2024 00:10

    Anayasaya uymak için önce yayaya yol verme kuralına uymaktan başlamak lazım. Ne zaman ki bu kural yerleşir; işte o zaman yeni anayasa yapmak vacip olur.

    Yanıtla (8) (2)
  • efedamat / 02 Haziran 2024 01:16

    yaya geçidinde aracını durdurup geçmeleri için müsaade ettiği için vatandaşın teşekkür ettiği bir ülke burası.

    Yanıtla (10) (2)
  • OkurM / 02 Haziran 2024 02:19

    Gidiş geliş üçer dörder şeritli, 70'le gidilecek bir yolun ortasına yaya geçidi kondurup, bu halk bu yaya geçidinde durmayı ne zaman öğrenecek diye geyik yapmak, patent hakki Yunana kaptirilmamasi gereken milli sporlarımızdandır..

    Yanıtla (2) (0)
  • OkurM / 02 Haziran 2024 09:33

    Yaya geçidi sadece 70 km gidilen yerde vardır kabulü ile cevap vermek safsata çeşitlerinden biridir. Nerede yaşadığını bilmiyorum ama zihnen bu ülkede olmadığın aşikar.

    Yanıtla (0) (3)
  • Musta / 02 Haziran 2024 09:58

    Anayasa tartışmalarına safsata eğilimi olanlar katılmamalı. Kelime kullanma ve belegat hazzı, gerçekleri perdeleyenler katılmamalı. Huysuz teyzeler gibi gergin olanlar katılmamalı. Gerisi halleder zaten. Ağyarını mani yeterli.

    Yanıtla (0) (0)
  • OkurM / 02 Haziran 2024 11:55

    Benim nikimi kullanmak zorunda değilsin. Dünyada milyarlarca kelime var. 70'lik yola, iki üç şeritli yola yaya geçidi konmaz. Tabii ki Turkiyede değilim. Böyle bir abukluk ancak turkiyede olur. İşlek caddenin ortasında alt geçit üst geçit veya lamba olur. Yaya geçidi işlek olmayan ara caddelerde olur. 30'luk bilemedin 50'lik yolda... turkiyenin vilayet merkezlerinde yaya geçidi işlemez. Baştan yanlış

    Yanıtla (2) (1)
  • Musta / 02 Haziran 2024 12:11

    OkurM, cevabı vermişsin. Hariçten gazel okuduğun belliydi; ikrar etmişsin. Bu da bir gelişme senin için.

    Yanıtla (1) (0)
  • Kazım ÇETİN / 02 Haziran 2024 10:57

    Bir de her yere izmarit atma alışkanlığından vazgeçmek şartını da koymak lazım.

    Yanıtla (2) (0)
  • mimli / 02 Haziran 2024 10:47

    Bu iktidar ve baş yöneticisiyle anayasa filan yapılmaz. Çünkü o(nlar) "kendilerine uygun" anayasa peşinde(ler). Şimdi halkı ve siyasileri "kafese" almaya çalışıyorlar.

    Yanıtla (1) (0)
  • Dr / 02 Haziran 2024 10:47

    Hata anayasada değil. Malzeme bu. İsveç ve Türkiye anayasaları değiştokuş etse değişen birşey olmaz. Malzemeyi değiştirmek gerek. Erdoğan da onu yapıyor. Suriyeden, Afganistandan malzeme getiriyor.

    Yanıtla (2) (0)
  • Muammer / 02 Haziran 2024 06:46

    Yani bir gelenek oluşmuş, anayasayı çiğnemeye devam mı edilsin..
    Bu ne yaa!!??

    Yanıtla (1) (0)